Yenilenemeyen Enerji Kaynağı Nedir?

Doğada tüketildiği zaman yeniden üretilmesi uzun yıllar alan toprak altında kalmış bitki ve hayvan kalıntılarından oluşan kömür, petrol ve doğalgaz gibi fosil enerji kaynakları ile uranyum ve toryumdan oluşan nükleer enerji kaynaklarına yenilenemeyen enerji kaynakları denir.

Dünyadaki enerji ihtiyacının %81’i fosil yakıtlardan sağlanmaktadır. Bu enerji kaynaklarının en önemlisi petroldür. Ancak dünyada bulunan petrol dağılımı eşit değildir. Türkiye’de ise birinci sırada doğalgazın kullanıldığı daha sonra onu petrol ve kömürün takip ettiği görülmektedir.

İçindekiler

Dünyada kömür rezervleri yıllık üretim bakımından 114 yıl boyunca tüketimi karşılayacak şekildedir. Doğalgaz rezervleri yıllık üretim bakımından 53 yıl ve petrol rezervler ise yıllık üretim bakımından 51 yıl tüketimi karşılama potansiyelindedir.

Yenilenemeyen enerji kaynaklarının yakılması sonucunda atmosfere önemli miktarda CO2 ve benzeri gazların dışında kül ve radyoaktif atıklarda salınmaktadır. Bu gazlar hava kirliliği başta olmak üzere birçok çevre sorununa neden olmakta ve insan sağlığını da olumsuz etkilemektedir.

Yenilenemeyen Enerji Kaynakları Nelerdir?

Fosil Yakıt Temelli Enerji Nedir?

Bitki ve hayvan kalıntılarının yüksek sıcaklık ve basınçta 300-400 milyon yıl toprak altında kalmasıyla oluşan kömür, petrol ve doğalgaz fosil yakıt temelli enerji kaynaklarını oluşturmaktadır. Bu enerji kaynakları yeryüzünde katı, sıvı ve gaz halinde bulunmaktadır.

Bunlara sırasıyla bakacak olursak:

Kömür

Fosil yakıt temelli enerji kaynakları içerisinde en bilineni kömürdür. Kömür, bitkisel kökenli olup karbonun yanında hidrojen, oksijen, azot ve kükürt gibi elementleri de barındırmaktadır.

Enerji kaynakları arasında kömürün kullanış tarihi çok eskiye dayanmaktadır. 9. yüzyılda Büyük Britanya’da 12. yüzyılda ise Çin’de konutların ısıtılması amacıyla kullanılmıştır. Buhar makinesinin icadı ve fabrikalarda enerji kaynağı olarak kullanılması ise 18. yüzyıl sonlarına dayanmaktadır. 18. yüzyıl sonlarına doğru artan Dünya nüfusuyla birlikte elektrik enerjisine ve konutların ısıtılması için kömüre duyulan ihtiyaç artmıştır. Kömür, 20. yüzyılın başlarına kadar başlıca enerji hammaddesiyken 1960’lı yıllardan itibaren yerini petrole bırakmıştır. Ancak son yıllarda artan petrol fiyatlarıyla tekrar yükselişe geçtiği görülmektedir.

Dünyada diğer fosil yakıtların aksine kömür rezervlerinin geniş alanlara yayıldığı görülmektedir. En fazla kömür rezervine sahip ülkeler %23,7 oranında ABD, %15,2 oranında Rusya, %13,2 Çin, %14,0 Avustralya’dır. Ülkemizde ise kömür rezervleri yaklaşık olarak %48 oranında Zonguldak havzasında bulunmaktadır. Ancak bu rezervlerin sadece %19’u kullanılmaktadır. Kömürden ısınma, elektrik üretimi gibi alanlarda yararlanılmaktadır.

Petrol

Petrol, deniz dibinde biriken canlı fosillerinin yüksek basınç ve sıcaklıkta uzun yıllar deniz diplerinde kalmasıyla oluşan sıvı yakıt türünü oluşturmaktadır. Neft ya da yer yağı olarak da adlandırılmaktadır. Petrol sudan yoğun, koyu renkli, kendine has kokusu olan ve yeraltından çıkarılan yanıcı bir yağdır.

Latince adı petroleum olan petra ve oleum kelimelerinin birleşmesinden oluşmaktadır. Petrol %85-90 oranında karbon, %10-14 oranında hidrojen ve az miktarda nitrojen, oksijen, kükürt bileşenlerinden oluşmaktadır.

Petrol ilk defa Alman mineraloji uzmanı Georgius Agricola’nın De Re Metallica adlı eserinde geçmektedir. Ham petrol, 19. yüzyıldan ABD’de ticari amaçla kullanılmıştır. Tahta varillere konulduğu için de varille ölçülmeye başlanmıştır. 1 varil 159 litre ve 1 ton ise 7,33 varile karşılık geldiği bilinmektedir. Asıl önemi ise 20. yüzyıldan sonra anlaşılmıştır. 1860’lı yıllarında Pennsylvania’da evlerde aydınlatma amacıyla gaz yağı şeklinde kullanılmaktaydı. Bu nedenle üretimi aydınlatma amacıyla yapılmaktaydı. 1900’lü yıllarda benzinli motor ve dizel motorun icadıyla birlikte petrol ulaşım sektöründe de kullanılmaya başlanmıştır. Petrol, yakıt ve elektrik üretimi dışında inşaat sektörü, ilaç sektörü, asfalt, madeni yağlar, plastik sektörü gibi insan hayatında sıklıkla yer alan birçok sektörde kullanılmaktadır.

Dünyadaki enerji dağılımları raporuna göre dünyada yaklaşık 1,706 milyar varil petrol rezervi bulunduğu düşünülmektedir. Petrol rezervlerinin bölgelere göre dağılımına bakıldığında 813,5 milyar varille Ortadoğu ilk sırada yer almaktadır. Burayı 327,9 milyar varille Orta ve Güney Amerika, 300,9 milyar varille Venezuela ve 266,5 milyar varille Suudi Arabistan takip etmektedir. Türkiye’deki petrol yatakları Güneydoğu Anadolu’da bulunmaktadır. Bulunan bu petrol yataklarının %93’ünün rezervi yaklaşık olarak 25 milyon varilden az olan küçük sahalardan ve %7’sinin rezervi ise 25-500 milyon varil olan orta sahalardan oluşmaktadır.

Enerjiye duyulan ihtiyacın gün geçtikçe artması sonucu petrol arama ve üretim çalışmaları hızlanmıştır. Petrol arama ve üretimi sırasında kullanılan kimyasal maddeler, yöntem ve teknikler katı, sıvı ve gaz maddeler üretmektedir. Bu çalışmalar ne kadar ekonomiye katkı sağlasa da çevre üzerinde olumsuz etkiler ortaya çıkarmaktadır. Dolayısıyla petrol ve petrol ürünleri çevre kirliliğine neden olmaktadır. Ayrıca ham petrolün üretimi, taşınması ve depolanması sırasında da çevre kirliliğine neden olabilecek olaylar oluşabilmektedir.

Doğalgaz

Doğalgaz, petrolün bir türevidir. %95 oranında metan gazı ve daha düşük oranlarda etan, propan, bütan, pentandan oluşan renksiz, kokusuz bir yakıttır. Çevreye kül gibi atık maddeler bırakmayan, diğer fosil yakıtlara göre temiz ve sağlıklı olan bir yakıttır. Havadan hafif ve zehirsiz olan doğalgazın kokusu olmadığında sızıntıları kolay fark edilmesi için özel olarak kokulandırılmaktadır.

Eski zamanlarda petrol üretimi sırasında ortaya çıkan doğalgaz yararsız görüldüğü için yok edilmekteydi. Ancak 1970’li yıllarda dünyada petrol krizinin ortaya çıkmasıyla birlikte doğalgaza verilen önem artmıştır. Ayrıca petrol fiyatlarındaki artışlar ve Avrupalı insanların petrole bağımlı kalmak istememesi onları bu yakıtı kullanmaya yöneltmiştir.

Doğalgaz ve petrolün çıkarıldıkları yerler yerleşim yerlerine uzak olduğu için genellikle borular aracılıyla yerleşim yerlerine ulaştırılmaktadır. Doğalgaz yataktan çıkarıldığı gibi kullanılamamaktadır. Ancak kimyasal işlemlerden geçirilerek kullanılabilmektedir. Doğalgaz da petrol gibi yer altından çıkarılan bir gazdır.

Doğalgaz araçlarda yakıt olarak, evlerde ısıtma ve soğutma amaçlı kullanılmaktadır. Ayrıca sıcak su elde etmede, demir-çelik sanayisinde, cam ve kiremit imalatında, pişirmede, tekstil sanayisinde kullanılmaktadır. Düşük karbon içerdiğinden çevreye verdiği zarar diğer yenilenemeyen enerji kaynaklarına göre daha azdır. Dünyada en fazla doğalgaz rezervine sahip ülkeler Rusya, Katar, İran ve Türkmenistan’dır.

Nükleer Temelli Enerji Nedir?

Uranyum, toryum, plütonyum gibi radyoaktif elementlerin çekirdeklerinin fisyon ve füzyon tepkimeleri sonucunda oluşan enerjiye nükleer enerji denir. Nükleer enerji, nükleer santrallerde üretilmektedir.

Nükleer enerji, kaynaklarının sınırlı olması nedeniyle yenilenemez enerji kaynaklarının içerisinde yer almaktadır.

ABD’nin New Meksiko eyaletinde ilk kez nükleer enerji denemesi yapılmıştır. Ancak resmi kayıtlarda ikinci dünya savaşı sırasında Japonya’da kullanıldığı geçmektedir. Japonya’nın Hiroşima kentine atılan Little Boy ve Nagazaki kentine atılan Fat Boy evlerin yıkılmasına ve canlıların yok olmasına neden olmuştur. Zaman ilerledikçe toplumun enerjiye duyduğu ihtiyacın artması ve gelişen sanayi insanları yeni enerji arayışına yöneltmiştir. Böylece nükleer enerji günümüzün ve geleceğimizin önemli enerji kaynakları arasında yerini almıştır.

Dünyada 500’den fazla nükleer enerji santrali bulunmaktadır. 104 nükleer enerji santralinin bulunduğu ABD en fazla tesisin bulunduğu ülkedir. ABD’yi 58 santralle Fransa, 53 santralle Japonya, 35 santralle İngiltere ve 29 santralle de Rusya’nın takip ettiği görülmektedir. Bu santrallerden ABD ve Rusya’da bulunanlarında ilk kez elektrik enerjisi üretimi yapılmıştır. Nükleer enerji santralleri, dünyadaki elektrik ihtiyacının yaklaşık %14’ünü karşılamaktadır. Türkiye’de ise 4 tane nükleer enerji santrali kurulum aşamasındadır. Bilim insanlarına göre nükleer enerji zararsız enerji kaynağı olarak düşünürken çevreciler nükleer enerji kullanımının zararlı olduğunu düşünmektedirler. Nükleer enerji santrallerinde dışarıya bırakılan atıklar, yetersiz kalan güvenlik önlemleri ve eleman yetersizliği çevre sorunlarına neden olmaktadır. Ayrıca nükleer enerjinin amaç dışı kullanılma durumu da insanlığa büyük tehdit oluşturmaktadır.

Not: Yenilenebilir olarak bilinen enerji kaynaklarını görmek için ise Yenilenebilir Enerji Kaynakları Nelerdir içeriğine göz atabilirsiniz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

 
TIKLA ARA
 
WHATSAPP
 
FOTOĞRAF İLE FİYAT TEKLİFİ ALIN!
 
DEĞERLENDİREMEDİĞİNİZ HURDALARINIZ MI VAR? FİYAT TEKLİFİ ALMAK HEMEN BİZE ULAŞIN: +90 532 679 66 50